Günaydın! Bugün sizlerle, 1,5 aydır ite kaka deneyimlediğim The Body Shop Drops Of Youth (Gençlik Damlaları) Uyku Maskesi'yle ilgili görüşlerimi paylaşacağım. Aslında ilk 3 kullanımdan sonra hakkındaki düşüncelerimi yazmak istedim ama acele etmeyip Instagram'dan duyurmakla yetindim. En azından 1 ay daha kullanıp netleşen fikirlerim üzerine bir blog yazısı yazarım dedim ve işte buradayım.
The Body Shop markasına karşı sebepsiz bir sempati besliyorum, hem de yıllardır. Vücut kremleri, vücut spreyleri ve mis kokulu lip balmları seneler önce keyifle deneyimlediğim ürünler arasında. Bu arada firma, geçen yazdan beri bana gönderim yapmakta. Bu maske de en son paketten çıktı. Kokusu, dokusu ve az önce bahsettiğim TBS (markanın adını uzun uzun yazmayayım diye bu kısaltmayı kullanacağım) sempatim sebebiyle bu ürünü sevmeyi çok istedim ve bunun için resmen çaba sarfettim. Nedenini, niçini bir an önce anlatmak istiyorum.
Öncelikle maskenin ne için kullanıldığından, vaatlerinden ve içeriğinden bahsedelim. Gece uyumadan önce temizlenmiş cilde sürüp, hiç beklemeden uyuyabileceğimiz belirtilmiş. Uzun uçuşlarda cildin kuruluğunu önlemek için, yaz tatillerinde geceleri cildi tazelemek için ve soğuk havalarda cildin nem dengesini sağlamak için kullanılabiliyormuş. Aynı zamanda 'Sürüp uyu! Beklemeye gerek yok!' sloganıyla gelen bu maske, ilk kullanımdan sonraki sabah cildimizin gözle görülür bir şekilde yenilenmiş görüneceğini de eklemiş.
İçeriği de yukarıdaki şekildeymiş.
Maskenin arkasındaki etikette; her akşam uyumadan önce cilt bakımının son adımı olarak, göz çevresine değdirmeden yüz ve boyun bölgesine yaymamız gerektiği belirtilmiş. Ben de tam bu şekilde uyguladım. Sonuçlarına geçmeden önce ürünün yapısından bahsetmek istiyorum.
Yanında minicik bir spatulayla gelen bu maskenin, koyu ve yapış yapış diyebileceğim muhallebi tarzında bir kıvamı var. Yoksa jöle mi desem? Spatulayı içine batırdığımda sabit kalmasını sağlayacak kadar katı ama aynı zamanda akışkan. Bir de yapışkan. Hem de nasıl…
Ürünü ilk uyguladığımda, ellerimi yıkamama rağmen o yapışkanlık hissi geçmedi. Dudaklarımı açıp kapatırken yine o yapış yapışlığı hissettim. Tüm yüzüme dudak parlatıcısı sürmüşüm gibi, alnımdaki minik bebek saçlarım bile yüzüme yapışıverdi. Dolayısıyla iddia ettiği gibi, 'sür ve uyu' şeklinde bir ürün değil bence. Emilmesi epey zaman alıyor. Hem de bir uyku süresi kadar.
Herneyse. İlk uygulama sonrası birkaç saat maskenin emilmesini bekledim. Baktım ki yapış yapışlık hissi geçmiyor, mecburen gidip yatağıma yattım. Sabah kalktığımda yüzüm gerçekten çok daha nemli ve ışıltılı görünüyordu. Dinlenmiş gibiydim fakat bir sorun vardı, o da sağ yanağımdaki dev sivilceydi.
Bu, sıradan bir sivilce değildi. Adeta yüzümden bağımsız yepyeni bir organizmaydı. 'Herhalde ben biraz fazla uyguladım, o yüzden böyle oldu.' diyerek bir hafta sonra yeniden bir şans verdim. Bu kez çok daha az miktarda ürün kullandım. Maske, ilk denememe nazaran daha çabuk emildi. Sabah kalktığımda yüzümde yapışkanlık hissi yoktu ancak ilk kullanımda yüzümde gördüğüm o dinlenmiş görüntü de yoktu. Acaba ilk sefer yüzüme verdiği ışıltı bu kez niye yoktu? Ürün bunu vaat ediyor diye ben de psikolojik olarak kendimi o görüntüyü görmeye zorlamış mıydım diye düşünmeden edemedim ve ertesi sabah yepyeni bir sürprizle uyandım. Yani maskeyi 2. uygulayışımın üzerinden 2 gün sonra. Yine alnımda ve burnumda birer sivilce.
Yok dedim, tamam. 'Bir daha kullanmayacağım bunu.' ama sonra ne mi oldu? Cildim yazısını şurada yazdığım ürünler sebebiyle iyice kurudu. Oysa ben karma cildimle ne mutluydum. Ben bu alın yağlansın diye yıllarımı vermiştim.
'Madem cildim kurudu ve bu maske nem vaat ediyordu' diyerek bir şans daha verdim. 3. deneme gecemde maskeyi kupkuru ve gergin bir cilde uyguladım. Uyku sırasında yüzüstü dönmüşüm. Sabah yastık kılıfımı resmen yüzümden kazıyarak uyanmak durumunda kaldım. Bu ürünün en sevmediğim özelliği kesinlikle bu zamk hissi oldu. Neyse, dönüyorum 3. denememin sonucuna. Bu kez sivilce yapmadı ancak yüzümün gerginliğini alacak bir nem de vermedi. Sabah yüzüm yine kupkuruydu ve işin garibi sanki yüzümü streçle kaplamışım gibi garip, jelatinimsi bir görüntü vardı.
Yine 1 hafta sonra son bir kez deneyeyim dedim. Yağlı alın ve burnuma, kuru yanaklarıma uyguladım ve yattım. Sabah kalktığımda yine alnımda bir sivilce görünce artık pes etmem gerektiğine karar verdim. Bu arada ismi maske olsa da ve ben yazının başından beri 'maske' yazıp dursam da ürün bildiğimiz kuruyan, soyulan ya da yıkanarak çıkarılan maskeler gibi değil. Daha çok kıvamı çok koyu ve yapışkan bir nemlendirici gibi.
Güneş sonrası kremleri gibi mentolümsü kokusu, muhallebimsi dokusu ve uygulama sonrası cildimi yumuşacık yapmasını çok sevsem de, bu yapış yapışlık hissi ve yüzümde defalarca sivilce yapması sebebiyle benim için sınıfta kalan bir ürün oldu.
Cildimin kuru olduğu gün uyguladığımda sivilce problemi yaratmaması, bu ürünün kuru ve çok kuru ciltlere daha uygun olduğu çıkarımını yapmama sebep oldu ancak unutmayalım ki; burada yazılanlar sadece benim deneyimlerim. Her cilt farklı, ihtiyaçları farklı, ürünlere verdiği tepkiler farklı. Yine de cildiniz akneye meyilliyse veya yağlıysa denemeden almayın derim.
Unutmadan, ürünün 90 ML olduğunu ve açıldıktan sonra 12 ay içinde tüketilmesi gerektiğini hatırlatayım. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Yarınki yazıda görüşmek dileğiyle. Mutlu günler. :)
*Ürün, The Body Shop tarafından gönderilmiştir. Teşekkürler TBS!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder