25 Haziran 2014 Çarşamba

Işıltılı Üçlü



Günaydın! Bugün bu yazıyı yazmasam içim rahat etmezdi. Son birkaç akşamdır ten makyajımda elim sürekli aynı ürünlere gidiyor. Aralarından ilki, henüz yazısını yazmadığım yeni Chanel Les Beiges bronz pudram (çok yakında inceleme yazısı geliyor), diğeri sadece sonbahar/kışa yakıştırdığım NARS Sin allığım ve sadece mat ve pembe allıklarla kombinlemeyi tercih ettiğim Dior Rose Diamond aydınlatıcım.


Bu 3 ürünü, 3 doğru fırçayla hafif bir elle uyguladığımda gözüme çok hoş görünen bir ışıltı yakaladım. Hepsinin birbirine geçişini çok sevdim. Hem yazısını şurada yazdığım MAC Faux rujumla, hem de pembe rujlarımla rahatlıkla kullandığım bu üçlüyü yanaklarımda sık sık görmeye devam edeceksiniz.




Tüm ürünlerin detaylı incelemeleri için linkler:



Sizin şu sıralar vazgeçemediğiniz ten ürünleri hangileri?



Real Techniques Makyaj Süngeri + Çekiliş!


17 Haziran 2014 Salı

CHANEL Presage || Krem Allık



Haftanın en sevdiğim gününden günaydın! Makyaj detoksumdan haberi olmayan varsa şuradaki yazımı okuyabilirler. Ben yine bu detoks kapsamında, kendime yakıştırmadığım ya da sıkıldığım tüm allıkları elimden çıkarttım ve yerlerini, en sevdiğim renklerde, gerçekten ihtiyaç duyduğum ve sürekli kullanabileceğim ürünlere bıraktım. Chanel'in krem allıkları da benim için tam bu kategoride…




Şık bir keseyle gelmeleri, krem demeye bin şahit gerektiren pudra - saten arası formülleri, kalıcılıkları ve yanaktaki doğal duruşlarıyla kalbimi çalan bu allıklar üzerine tüm düşüncelerimi Inspiration isimli pembe krem allık incelememde, yani şurada sizlerle paylaşmıştım. Bu yüzden bu yazıyı çok uzun tutmayacağım.




Sanırım çekmecelerimi temizlerken biraz fazla 'temizlemişim'. Elimdeki rujlara uyan şeftali tonlarında allığım kalmamış. Bunu farkeder etmez en sevdiğim formülün şeftali/turuncu tonlarından bir tane edinmeliyim diyerek Presage'ı satın aldım.




Bu rengi şeftali olarak adlandırmak yanlış olur. Bence daha çok; içinde pembemsi bir mercanlık (öyle bir şey varsa?!?) bulunan turuncu. Şu ana kadar kullandığım en 'sahici' allık. Sahiciden kastım; fırçaya, parmağa ve yanağa pakette göründüğü rengin tıpatıp aynısını vermesi. Denediğim en pigmentli allık olduğunu da söylemeden edemeyeceğim.




Yarı mat - saten bitişleri ve bazsız bile 6 saat sabit kalmalarıyla beni benden alan bu formülleri yağlı ciltlerin de seveceğinden eminim. Fikrimce herkes kendi tenine ve zevkine uygun bir ton bulup koleksiyonuna katmalı. 




Ben Presage'ı Sevil'den 104 Lira'ya satın aldım ancak Sephora'larda da bulabilirsiniz. Sizin favori krem allığınız hangisi?



15 Haziran 2014 Pazar

KIEHL'S Creamy Eye Treatment || Avokadolu Göz Kremi



Günaydın! Cilt bakım ürünlerinde değişikliği sevmeyen, yüzü deneme tahtasına çevirmekten kaçınan korkak bir bloggerım. Bu sebepten hep aynı göz kremini kullanıyorum, daha doğrusu kullanıyordum. Ta ki bundan 4-5 ay önceki Kiehl's alışverişimde Capitol AVM mağaza görevlisi avokadolu göz çevresi kremlerinin deneme boyunu hediye edene kadar…



Göz altlarımı tamamen örtmeyi seven biri olarak hep kurutucu kapatıcılara yöneliyorum. Zaten kuru olan göz çevrem haliyle daha da kuruyor. Avokadolu bu krem sayesinde MAC Pro Longwear kapatıcım bile göz altlarımı kurutmuyor. Anlatmak istediğim şey çok açık; bu krem epey yoğun bir nem bombası.



Kıvamı şu ana kadar kullandığım kremlere göre çok katı. Yoğun olduğu için parmaklarımla ısıtıp uyguluyorum. Hemen emilmiyor, bu yüzden üstüne makyajımı yapıp çıkamıyorum. Sabahları yüzümü temizledikten sonra uyguluyor, 15-20 dakika sonra makyajıma başlıyorum. Verdiği nem akşama kadar etkili olduğu için gece uyumadan tekrar uygulamaya gerek duymuyorum.

Daha önce de belirttiğim gibi, henüz morluklara dıştan müdahale edebilen bir kremle tanışmadım ancak nem, şişlik ve kapatıcıya baz olma anlamında şu ana kadar kullandığım en başarılı krem bu.

Ben kendisini bundan yaklaşık 2 ay önce 72 Lira'ya Buyaka AVM Kiehl's mağazasından satın almıştım. Duyduğum kadarıyla telefonla da sipariş verilebiliyormuş. 

Sizin favori göz kreminiz hangisi?



12 Haziran 2014 Perşembe

Makyaj Detoksu?



Günaydın! Aslında bugün için hazırladığım bir inceleme yazım vardı ancak dün gece makyaj koleksiyonuma şöyle bir baktım ve ne kadar küçülttüğümü gördüğümde bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Yanlış bir başlık oldu aslında. Makyaj detoksu değil, koleksiyon detoksu. Detoks; toksin atma, arınma demek değil miydi? Ben de aldığım, aldığım, sürekli aldığım ama artık kullanmadığım ve hakkını veremediğimi farkettiğim ürünlerimi listeledim ve önce çekmecemden, sonra da hayatımdan çıkarttım. 

Bu demek değildir ki elimden çıkarttığım ürünler sevmediğim şeylerdi, aksine; çok beğenerek kullandıklarımı bile görmek istemedi gözüm, çünkü sıkıldım. Tüketmenin sonu, stoklamanın sonu yok, bunu farkettim. Farkettim demek de yanlış aslında, her videoda, her fırsatta belirtiyorum; stoklamayı, biriktirmeyi hiç ama hiç sevmiyorum. 

Koleksiyonumda küçülmeye gitme kararını alalı epey oldu aslında. Öncelikle alışveriş poşetlerimi daraltarak başladım. Battal boy Sephora poşetlerinden, 'poşete gerek yok, zaten iki parça, çantaya atıveririm'e geçiş yaptım. Sonrasında 'bitirmeden almam' moduna girdim. Dün gece makyaj masamın başında, elimde poşetle temizlik yaptım ve 2 ruj, 2 kapatıcı, 1 bronzer, 1 lip balm, 1 fondoten (neredeyse bitmiş), 1 kaş maskarası, 1 de nemlendirici bitirdiğimi farkettim. 

Sadece bitenleri yerine koymaya başladım. NARS Laguna bronzerımın yerine mat bir şeyler istediğime karar verdim ve dün akşam Palladium Sephora'dan Chanel Les Beiges'in 40 numarasını aldım. Biten şeffaf kaş maskaramı da (MAC) yerine koydum ve evime döndüm.

Şimdilerde az ama öz koleksiyonumla çok mutluyum. Seçenek az olunca karar vermek de kolay oluyor. Benim gibi bir allık delisinin an itibariyle 4 allığı (o bile çok) var desem? 

Çok kısa bir süre sonra makyaj koleksiyonumun güncellenmiş halini videoya almayı düşünüyorum. Zaten videoda detayları paylaşacağım. Bu yazının amacı ise oralarda bir yerlerde bitirmeden fondoten stoklayan, toplamda 2 gözümüz olduğunu unutup asla kullanıp bitiremeyeceğini bildiği halde 180 tane far satın alan, benim gibi çizgi gibi dudakları olup da 40 tane ruj biriktiren birileri varsa makyaj detoksuna davet etmek. 

Ne dersiniz? GERÇEKTEN kullandığınız kaç pudra, kaç fondoten ve kaç rujunuz var? Çekmecedekilerin hepsi gerekli mi? Son kullanma tarihleri geçti mi? Gerçekten 5 farklı nude ruja ihtiyacımız var mı?

Çekmecelerinizin halini özetleyen yorumlarınızı bekliyorum. 'Az olsun, öz olsun.' çünkü bu işin sonu yok, çünkü kaşık kadar surata 10 farklı fondoten kullanmak anlamsız, aç gözlülük. Yenilenmek, tazelenmek gerek. Mutlu haftasonları! :)


Twitter: urfacemycanvas8





10 Haziran 2014 Salı

China Glaze Go Go Pink



Günaydın! Haftanın en sevdiğim gününde toz pembe bir inceleme yazısı paylaşmak istedim. Blog vasıtasıyla tanışıp çok, çok iyi arkadaş olduğum Gözde'min (bloguna buradan ulaşabilirsiniz) bana hediyesi olan Go Go Pink aynı zamanda benim ilk China Glaze ojem…




Diğer ojelerden farkı, şüphesiz dolgun şişesi ve incecik fırçası. Go Go Pink ise şu ana kadar kullandığım en yumuşak pembe oje.




Ojenin yapısı biraz ince olduğu için ben 3 kat uyguladım. Katlar arasında 5'er dakika bekleyince de kurumada problem yaşamadım. 2. günün sonunda uçlardan minik soyulmalar başladı. Zaten bir ojeden beklediğim kalıcılık bu. İki günden fazla aynı ojeyi kullanmayı sevmiyorum. Ne japon gibi yapışsın, ne de sürdüğüm günün gecesi soyulsun.

Çok temiz ve doğal duran bu pembeye bayıldım. Unutmadan, bu ojenin tırnak sertleştirme etkisi olduğunu da ekleyeyim. Siz bu markaya hiç şans verdiniz mi?

*China Glaze ojeleri tanacanmarket.com 'dan satın alabilirsiniz, aynı zamanda yanlış hatırlamıyorsam Cevahir AVM Gratis'te de satıştalar. Mutlu günler. :)



8 Haziran 2014 Pazar

YSL Kiss & Blush #3 || Likit Allık/Ruj





Günaydın! Bugün sizlere, Yunanistan seyahatimde satın aldığım ve bayılarak kullandığım bir ürün olan YSL Kiss & Blush'ı tanıtacağım. Evet, adından da anlaşıldığı gibi bu ürün hem yanağa hem de dudağa sürülebiliyor…




Ben kendime 3 numaralı rengini seçtim. Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi yumuşacık bir gül kurusu. Ojeyi andıran şişesi de hem şık, hem de kullanışlı.




Aplikatörü sünger ve çoğu glossta bulunan cinsten; epey yayvan ve yumuşacık. Ürünü dudağıma direkt aplikatörden uygularken, yanaklarım için parmaklarım yardımıyla 3 nokta şeklinde uygulama yapıp yine parmaklarımla dağıtmayı tercih ediyorum.

Ürünün kıvamı bence mükemmel. Ne likit, ne krem, ikisinin arasında bir yerde. Yapısı ise incecik, buna rağmen dudaklarımı tek katta örtüyor. Ben rengi biraz daha netleştirmek istediğimde ikinci katı geçiyorum. Yanaklarımda ise fondoten üstüne ya da çıplak tene o kadar kolay yayılıyor ki, her rengini almak istiyorum.






Fondoten üstündeki kalıcılığı i-na-nıl-maz. Böylesine ince yapılı, hafif bir ürünün yanaklarımda rahat 7 saat sabit kaldığına yemin bile edebilirim. Dudaklarımda da yemek yememe rağmen hafif bir soluklaşma oldu, o kadar. 3 saat boyunca tazeleme ihtiyacı hissetmedim ancak unutmayın, ürünlerin kalıcılığı ve duruşu her tende farklıdır.




Kokusu, dokusu, ambalajı, aplikatörü, pratikliği ve şu an aklıma gelmeyen her şeyiyle çok çok sevdiğim bir ürün oldu kendisi. Kesinlikle farklı renklerini de almak istiyorum. Ben kendiminkini Kavala, Hondos Center'dan 22 Euro'ya aldım. Ülkemizde ise Sephora'larda satılıyor. Ürün 10 ML ve satış fiyatını net bilmiyorum. Aranızda gören, bilen varsa yorum olarak bırakırsa hepimiz öğrenmiş oluruz. 

Bu ürünü deneme şansı olan var mı? Başka hangi renklerini tavsiye edersiniz? Mutlu haftalar!



Haftanın Çifti: MAC Boldly Bare & Kinda Sexy




6 Haziran 2014 Cuma

Kiehl's Ultra Facial Cream || Nemlendirici



Günaydın! Bugün sizlere, yaklaşık 2-2.5 aydır kullandığım bir nemlendiricinin incelemesini yapacağım. Kiehl's markasıyla bu ürün sayesinde tanıştım. Cildim çok kurudan karmaya döndüğünde eski nemlendiricilerim ağır gelmeye ve yüzümü yağlandırmaya başladı. Ben de daha hafif bir krem arayışına girdim ve bu ürünü satın aldım…




Ultra Facial Cream, her cilt tipine uygun, hafif kıvamlı, günlük bir nemlendirici. Klasik Kiehl's paketlemesine sahip; sade, gösterişsiz. 50 ML ve satış fiyatı 70 TL.




Cildimin emin adımlarla yağlandığı şu günlerde başka bir nemlendirici kullanmak istemiyorum. Yüzümü kuru hissettiğim günlerde ise bu krem yetersiz kalıyor. Dolayısıyla kuruluk problemi yaşayanlara pek tavsiye etmiyorum. Cildiniz normal, karma ya da hafif yağlıya dönük ancak nemsiz ise bu üründen memnun kalacağınızı düşünüyorum.

Keskin ya da parfümlü bir kokusunun olmaması güzel. Bunun dışında kıvamı da incecik bir krem şeklinde. Yüze uygulandığında yapış yapış ya da yağlı bir his bırakmıyor. Üzerine makyaj yapıp çıkabiliyorum. 

Bayılarak kullandığım bir ürün olmamakla birlikte cildimin giderek yağlandığı ama içerde bir yerlerde hala nemsiz kaldığı şu sıralarda işimi görüyor. Bitince bir daha alır mıyım? Bilmiyorum. Aynı markanın bir de avokadolu göz kremi var ki… Daha iyisini kullanmadım. Yakında yazısını yazacağım.

Sizin cilt tipiniz ve kullandığınız nemlendirici hangisi? Mutlu haftasonları!


*Ürünleri Kiehl's mağazalarından satın alabilirsiniz. Bildiğim kadarıyla henüz online satışları yok.



5 Haziran 2014 Perşembe

VLOG: Selanik, Atatürk'ün Evi.



Günaydın! Yunanistan'daki 2. ve son günümüz oldukça kısaydı. Haliyle vlog da kısa ve öz oldu. Selanik, Atatürk'ün Evi vlogumu izlemek için buraya tıklayabilirsiniz. Daha fazla video için videoyu beğenmeyi unutmayın! :)



4 Haziran 2014 Çarşamba

Flormar Color Madness Serisi



Günaydın! Bugün sizlere Flormar'ın Color Madness serisini tanıtacağım. Dürüst olmak gerekirse firma göndermeseydi rafta görüp de alacağım bir seri değildi çünkü bu, rengarenk bir koleksiyon ve benim gibi renk konusunda cesur olmayıp toprak tonlarına gömülmüş bir insan için biraz korkutucu.

Geçtiğimiz hafta tam da kaza geçirdiğim gün elime ulaşan bu ürünlerin cıvıltısı moralimi yerine getirdiğinde bir an önce deneyip renklenmek istedim ve bugün yüzümdeki duruşlarını ve ürünler hakkındaki minik çıkarımlarımı paylaşacağım. Özet geçmem gerekirse, Flormar pigmentasyon ve çeşitlilik konusunda kendini aşmış…




İlk olarak farları inceleyelim. Bana 2 farklı rengi gönderildi. Gold Shines ve Fusion Bordeaux.








Her iki renk de çok ışıltılı ve inanamayacağınız kadar pigmentli. Parmağımla dokunduğum an renk veren bu farlar uygulama esnasında dökülme de yapmadı. Soldaki altın, pembe/kızıl yansımalı olan Gold Shines. Sağdaki ise benim gece makyajında en sevdiğim ton olan kızıl/bordo, Fusion Bordeaux. Yukarıda gördüğünüz gibi her iki farda da farklı renklerde damarlar var. Ben fırçamı tüm renkler üzerinde döndürüp öyle uygulama yapmayı tercih ettim. Ortaya çıkan tonlar da çok hoşuma gitti.






Gelelim maskaralara. Biri fuşya, diğeri sarı. Normalde renkli maskaraya 'asla' diyen ben, pembeyi uyguladıktan sonra 'yaz için eğlenceli olabilir' diye düşünmeye başladım.




Fırçaların kocaman oluşu ve yapılarının ıslaklığı beni korkutsa da uyguladıktan sonra 'vay canına, bunların siyahını almalıyım' dedirten bu maskaralar gözümde kaldıkları süre boyunca en ufak bir dökülme ve akma yapmadı ancak uygulama esnasında ıslak yapılarından dolayı minik bulaşmalar oldu.








Son parça ise asansörlü kalem rujların turuncu rengi. Aralarında en çok bu ürünü beğendiğimi belirtmeliyim. Gün içinde daha rahat kullanabileceğim bir rengini mutlaka satın alacağım. 

Yapısı çok ama çok güzel. Dudakta ağırlık yapmıyor, tek katta örtüyor, nemlendiriyor, kolay uygulanıyor. Bir de bence çok güzel kokuyor. 




Maskaraların etkisi inanılmaz değil mi? Siyahının kirpiklerimdeki duruşunu hayal edebiliyorum. :)










Tekrar bir toparlarsak; cesaret isteyen, yazı hatırlatan renkler bunlar. Ben yine klasik ve sıkıcı çizgimi koruyup maskaranın siyahını, rujun da pembesini alacağım. Daha önce hiçbir maskarayla bu kadar gür bir görünüm elde etmemiştim. Sizler ne düşünüyorsunuz? Pembe maskarayla sokağa çıkacak kadar cesaretli misiniz? :)
flr
*Ürünleri denememe fırsat veren Flormar Türkiye'ye teşekkürler! Bu arada Youtube açıldı. Son videoları izlemek ve yenilerini kaçırmamak için buraya tıklayabilirsiniz. Herkese mutlu günler!


Twitter: urfacemycanvas8



2 Haziran 2014 Pazartesi

Rimmel Sun Shimmer Bronzer - 001 Gold Princess



Günaydın! Bugün sizlere, geçtiğimiz haftalarda Watson's Türkiye tarafından hediye edilen Rimmel London Sun Shimmer Gold Princess bronzerı tanıtacağım. Elime geçtiği günden beri farklı bir bronzer kullanmadım, bu sebeple fikirlerimin, ürünün incelemesini yapacak kıvama geldiğini düşünüyorum.




Uygun fiyatlı markalar arasında en sevdiğim ürünlerin Rimmel London'a ait olduğunu defalarca belirtmiştim. Gerçekten de az paraya iyi maskara, fondoten vs. almak isteyenlerin aklında bulunmalı.

Gelelim bronzera. 9.9 gram ve paketi aşırı hafif, çantaya atıp çıkmalık. Gördüğünüz gibi 3 farklı renk içeriyor. Bu renkler hem tek tek, hem de karıştırılarak kullanılabiliyor.




Her bir rengin duruşu bu şekilde. Renkler; aydınlatıcı, allık ve bronzer olarak kullanılabileceği gibi far olarak da kullanılabiliyor. Bronzer ışıltı içeriyor. NARS Laguna'daki gibi fırçadan yüze transfer olmayan cinsten bir ışıltıdan bahsetmiyorum. Gerçekten aydınlık duran ve gün ışığında farkedilen bir parıltı bu ürünün barındırdığı.




Tüm renklerin karışmış hali ise bu şekilde. Ben hepsini karıştırıp büyük fırçalarla yüzüme yaymayı tercih ediyorum. Bu ürünü sürdüğümde allık kullanmıyorum. İçerdiği kızıl yansıma sebebiyle fırçada kalan ürünü yanaklarımın merkezine de dokundurup makyajımı tamamlıyorum.




Kalıcılığını çok başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim. Ürünün pratik ambalajına 10 üzerinden 8, rengine ve duruşuna yine 8 veren ben, konu kalıcılık olunca 5'ten yukarı çıkamıyorum. Normalde yanak kısmım kuru olduğu için çoğu fondoteni ve allığı bazsız saatlerce kullanabiliyorum ancak bu ürün, uygulandıktan 1-2 saat sonra yanaklarımda parça parça görünmeye başlıyor. Dalga dalga oluyor desem daha doğru olur.




Bu bronzerı uygularken tercih ettiğim 2 fırçayı da sizlerle paylaşmak istyorum. İlki favori bronzer fırçam MAC 187, diğeri ise daha allık gibi kullanmak istediğimde elime aldığım MAC 138. Son olarak uygun fiyata alınabilecek başarılı bronzerlardan biri olduğunu belirtmek ancak kontür yapmak için mat bir bronzer arıyorsanız Sun Shimmer'ın size uygun olmadığını hatırlatmak istiyorum. Mutlu günler! :)


*Ürünü Watson's mağazalarından satın alabilirsiniz.