Yeni haftanın ilk gününden günaydın! Bilmem okudunuz mu ama şuradaki yazımda aydınlatıcılara yeniden ısındığımı belirtmiştim. İnsanın zevkleri, fikirleri ve alışkanlıkları nasıl da değişebiliyor, hayret. Bundan birkaç sene önce alıp da epey sarı, hatta yeşilimtırak bulduğum Mary Lou Manizer'ı şu sıralar aşkla, şevkle kullanıyorum. Bunu da geçtiğimiz hafta Instagram paylaşımlarımda sıkça dile getirince, birkaç okuyucum bu aydınlatıcıyı nasıl kullandığımı detaylıca yazmamı istedi. Ben de aldım çayımı elime, yazıyorum.
Öncelikle aydınlatıcı anlayışımın; ıslak duruşlu, içerdiği simle beni Güneş altındaki Edward'a (bkz: Twilight/Alacakaranlık 1. film) çevirmeyecek ve gün boyu kalıcı olup, yüzümü daha sağlıklı ve ışıl ışıl gösterecek ürünlerden ibaret olduğunu belirterek başlayayım. Mary Lou, ilk bakışta oldukça simli ve altın gibi görünse de, doğru fırçayla, doğru bölgeye uygulandığında gerçekten bu kadar övgüyü hakettiğini görüyorsunuz.
Detaya inmeden önce, makyaj konusunda profesyonel olmadığımın tekrar altını çizmek isterim. Zaman zaman rujumu bile düzgün süremiyor, çoğu zaman eyeliner çekemiyorum. Burada sadece, keyif aldığım şeyleri, deneyimlediğim ürünleri bilgim dahilinde paylaşıyorum. Bu yazıda da amacım ahkam kesmek ya da bir şeyler öğretmek değil. Sadece sorulan soruları yanıtlarken kendi yöntemimi göstermek isterim. Buyrun yazının devamına. :)
Aydınlatıcılar, yüzümüzün ön plana çıkarmak istediğimiz bölgelerine uyguladığımız, sedefli ya da simli, ışığı yansıtan likit, krem yahut pudra formüllü ürünlerdir. Aydınlatıcının uygulandığı bölge hem gözle görülür bir biçimde, hem de fotoğraflarda epey ön plana çıkar. Dolayısıyla bence, aydınlatıcı uygularken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, ürünü ön plana çıkmasını istemediğimiz hiçbir yere uygulamamaktır. Mesela çenenizde bir sivilce var. Işıltılı pudranızı o kısma değdirmeyin çünkü bu, o sivilceyi daha da belirginleştirir. Ya da yüzünüzde çok gözenekli veya kuruluktan çizgi çizgi olan bir bölge var. Aynı şekilde bu bölgeye de uygulamaktan kaçının.
Benim aydınlatıcıyı uyguladığım bölgeler; elmacık kemiklerimin tepeleri, burnumun ucu, üst dudağımın tepesi. Elmacık kemiklerimizin üstü zaten aydınlatıcı pudraları uygulamamız gereken ilk kısım, bunu hepimiz biliyoruz. Benim, ürünü burnumun uç kısmına uygulamamın sebebi ise; burnumun kemik kısmının belirgin olması. Ben o kemiği arka plana atıp, burnumu daha kalkık göstermek ve dikkati uç kısma çekmek için burnumun en sivri kısmına uygulamayı tercih ediyorum. Dudak üstüme uygulamamın sebebi ise, aydınlatıcı sonrasında dudaklarımı dıştan çerçeveleyip kalın göstermek için uygulayacağım dudak kalemini biraz daha vurgulamak, ilüzyonla desteklemek.
Peki bu aydınlatıcıyı bunca zaman niye sevemedim? E çünkü yanlış fırçalarla uyguladım. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz fırçaları (kirli siyah süngeri görmezden gelin, kendisi konumuza dahil değil) göz çevremdeki kapatıcıyı sabitlemek ve elmacık kemiklerime aydınlatıcı uygulamak için kullanıyorum. Zaten üretilme amaçları da bu, ancak bu denli tok, bol tüylü fırçalar, elinizdeki aydınlatıcıyı oldukça yoğun bir biçimde uygulamanıza sebep oluyor. Bense, zaten yeterince ışıltılı olan Mary-Lou'yu uzunca bir süre bu fırçalarla elmacık kemiklerime Becel gibi sürdüğüm için, kendisini olduğundan daha simli ve daha sarı buldum hep.
Bence aydınlatıcı uygulayacağımız fırçayı seçerken dikkat etmemiz gereken nokta, yüzümüzün proporsiyonu ve ne kadarını aydınlatmak istediğimiz. Yukarıdaki gibi yüz fırçaları kullandığımızda yüzümüzün daha geniş bir kısmını aydınlatmış oluyoruz. Bu sebepten simler ya da ışıltılar, asıl aydınlatmak istediğimiz ince hattan dışarı taşıyor ve disko topuna dönüyoruz. Hem aydınlatıcıyı daha belirgin kılmak, hem de uygulama esnasında kontrol sağlamak için doğru fırçayı bulduğumu düşünüyorum.
Sağ taraftaki fırçadan, Bobbi Brown Eye Blender'dan bahsediyorum. Bir far karıştırma fırçasına göre fazla büyük ve yumuşak bulduğum için kendisiyle aydınlatıcı uyguluyorum. Mary Lou'yu tam da istediğim gibi, dar bir bölgeye, kontrollü bir şekilde uygulayıp dağıtıyorum. Tabi ki illa bu fırçayı kullanmak zorunda değilsiniz. Uygun fiyatlı bir çok versiyonunu piyasada bulabilirsiniz. Sık, uzun ve yumuşak tüylü olan herhangi bir far karıştırma fırçasını bu ürüne muadil gösterebiliriz.
Soldaki fırça ise, nereden aldığımı bir türlü hatırlayamadığım bir Fan Brush (yelpaze fırça). Yelpaze fırçalar, pudra, allık, kontür ve aydınlatıcıları belli belirsiz uygulamak için kullanılıyor. Yukarıda bahsettiğim tarzda bir far fırçası kullanmak istemezseniz, yelpaze fırçalara bir şans verebilirsiniz. Eco Tools ve MAC'in yelpaze fırçaları mevcut.
Gördüğünüz gibi Mary Lou aslında hiç korkutucu değil. Beyaz tende bile. Sadece daha kontrollü uygulama gerektiriyor. Yukarıda bahsettiğim iki fırçayı da, yoğun ışıltılı aydınlatıcılar için rahatlıkla kullanabilirsiniz.
MAC Lightscapade'in yanında Mary Lou Manizer ne kadar sarı ve pigmentli duruyor, değil mi? Ancak dediğim gibi, doğru uygulandığında gerçekten de harika bir aydınlatıcı olduğunu anlıyorsunuz.
Bu fotoğrafı paylaşmamın amacı da, 5 megapiksellik bir telefon kamerasında bile, aydınlatıcının nasıl belirgin göründüğünü göstermek. Filtre yok, ışık biraz sarı. Mary Lou'yu ne zaman kullansam etrafımdakilerin 'bugün ışıl ışılsın, ne sürdün?' diye sorması çok hoşuma gidiyor. Doğru uygulamayı da öğrendiğimi düşünüyorum.
Son olarak dilek listemden Bobbi Brown Shimmer Brick - Beige'i çıkarttığımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bobbi Brown'a gittim, yüzüme uygulattırdım ve Mary Lou'dan çok daha altın olduğunu gördüm. Shimmer Brick Beige'in buğday tenlilere daha uygun olacağını düşünüyorum. Mary Lou şu sıralar göz bebeğim. Şimdilik aydınlatıcı arayışıma mola verdim diyebilirim.
Mary Lou - Manizer ve diğer The Balm ürünlerini Gratis'lerden alabileceğinizi zaten biliyorsunuzdur. İşte böyle. Mutlu bir hafta olsun. <3