Günaydın! Aylık favoriler videolarının bana göre olmadığını, çünkü favorilerimin her ay değişmediğini, bazen bir ürüne aylarca kafayı taktığımı daha önce belirtmiştim. Favorilerimi ilk kez yazı olarak paylaşacakken bunu hatırlatmak istedim. Dolayısıyla aylık periyodlar halinde değil de, elime çok sevdiğim ürünler geçtikçe ya da elimdeki belli ürünleri çok sevdikçe bu tarz yazılar paylaşıyor olacağım. Bu arada bugün okuyacağınız yazıdaki ürünlerin bir kısmı bu yazın favorileri, bir kısmı ise yalnızca 10 gündür benimle. Lafı fazla uzatmadan hemen ten ürünlerinden başlıyorum.
Minik hatırlatma: Yazı boyunca ismi geçecek ürünlerin bir kısmı firma gönderisidir. Firma gönderisi olan ürünlerin yanında (*) işareti bulunmaktadır.
İlk olarak baz ve fondotenden başlayalım. Yazısını şurada yazdığım Benefit Porefessional (*) gözenek küçültücü bazı çok uzun zamandır kullanıyorum. Benefit, tam boyunu bana hediye etmeden önce kendim satın almıştım. Şu anda içinde 2-3 kullanımlık kaldı ve geçen hafta Sephora'dan yenisini alıp yedekledim bile. Burnumun kenarındaki, yanaklarımın merkezindeki açık gözenekleri küçülten, makyajımın yüzümde kalma süresini uzatan, yüzüme ağırlık yapmayan en sevdiğim baz bu. Sadece son dönemin değil, makyaja başladığım günden bugüne kadarki dilimin favori makyaj bazıdır kendisi.
MAC Face & Body fondoten için söyleyeceklerim ne yazık ki çok kısa olmayacak. Hazırsanız başlıyorum. Öncelikle bu ürün için detaylı bir inceleme videosu çekmek isterken Youtube'a ara verme kararım kötü oldu ancak ha bugün, ha yarın derken en geç önümüzdeki hafta içi detaylı yazısını yazacağımı düşünüyorum. Bu fondoten, üzerine uzun uzun konuşulmayı hakediyor.
Yine de kendi inceleme yazısına söyleyecek bir şeyler kalsın diyerek, birkaç cümleyle özetliyorum. Yapısı incecik, 10 üzerinden 3,5-4 kapatıcılık veriyor diyebilirim. Bitişi mat değil ama çok ıslak da değil. Örtücülüğünü kat kat uygulayarak arttırabiliyorsunuz ancak yine de 10 üzerinden 4'ü geçmiyor. Cildi, MAC'in tüm fondotenlerine allerjik reaksiyon gösteren biri olarak Face & Body'i ayrı bir kefeye koyuyorum. Bende iki rengi var; C1 ve C3. İkisi de sarı alt tonlu. Bronzlaştığım için bu iki rengi karıştırarak kullanmayı tercih ediyorum ancak rengim açılınca cildime uyum sağlayan, pembe alt tonlu N1 rengine döneceğim.
Çilleri, benleri vs kapatmıyor. Zaten kapatmasını da istemiyorum. Makyaj öyle bir şey ki; yaptıkça yüzünde bir şeyler değişiyor. Değişen şeyleri örtmek için daha çok makyaj yapıyorsun. Daha çok makyaj yaptıkça da tenindeki değişimler devam ediyor. Bu böyle bir döngü. Tenini maskelemeyi azalttığında, cildin sanki kendiliğinden temizleniyor. Makyaj yapmadıkça daha az makyaja ihtiyaç duyuyorsun. Sanırım biraz komplike bir şekilde açıkladım ancak tam olarak böyle düşünüyorum ve bu yaz tam da bunu tecrübe ettim. Şu sıralar çekmecemde 3 tane fondotenim var. Hepsini bitirip Face & Body ile yola devam etmek istiyorum. (Kendi dediğine kendi bile inanmadı. NARS Sheer Glow'u çok özledi ve YSL Touche Eclat'dan vazgeçemeyebilir.) Face & Body hakkında son bir cümle daha kurayım. Kendisini düzenli kullandığımdan beri en ince yapılı fondotenler bile ağır geliyor. İşte öyle seviyorum.
Yaz boyunca kullandığım ve hala kullanmakta olduğum tek fondoten Face & Body'i uyguladığım tek fırça Real Techniques Buffing Brush. Bu yuvarlak uçlu sentetik fırça, genel olarak likit olan her ürünü yaymakta başarılı ancak bana göre fondotenle fırçanın iki insandan farkı yok. İkisinin birbirine uyması, anlaşması lazım. Yapıları tutmayınca olmuyor. Her fondoteni her fırçayla uygulayamıyorsun. Buffing Brush bu fondotenle mükemmel uyum içerisinde. Çok seviyorum.
Pudralardan devam ediyorum. Yine yazısını şurada yazdığım, MAC Select Sheer Pressed pudramı (NW20 rengi) elimden düşürmüyorum. Makyajımı sabitlemek için kullandığım, beni un kurabiyesine çevirmeyen, yüzümde ağırlık yapmayan bir ürün kendisi. Bu fotoğrafta belli olmamış ancak sağ tarafında kocaman bir delik oluştu, dibini görmenin haklı gururu ve hüznünü bir arada yaşıyorum.
Son zamanlarda severek kullandığım pudra/allık fırçam da Bobbi Brown Sheer Powder Brush. Onun da yazısını burada yazmıştım.
Gelelim göz altı sabitlemeye. Önce bir hatırlayalım, kimler geldi, kimler geçti… Rimmel Stay Matte, MAC Prep + Prime transparan pudra, NARS Light Reflecting ışığı yansıtan pudra, Hourglass Dim Light, Hourglass Diffused Light…
Göz altı morlukları konusunda çok hassasım, biliyorsunuz. Benim morluklarım tamamen kapanmalı, o kapatıcı ben silene kadar yerinden kıpırdamamalı. Aranan kapatıcı çok önceden bulundu (Kendisini az sonra aşağıda göreceksiniz.) ancak pudra konusunda 'işte budur!' diyemedim. En son Hourglass Diffused Light pudraya epey takıldım ancak gün ışığında göz altlarımın Twilight Edward gibi parıldadığını görünce kendisinden soğudum. Ben göz altı kapatıcımın çizgilere dolmasını engelleyecek, ağırlık yapmayacak, göz çevremi daha da kurutmayacak ancak ışıltı da içermeyecek bir ürün arıyorum. Hourglass şu ana kadar kullandıklarım arasında mükemmele en yakın olandı ancak kendisinden soğumamın bir diğer sebebi de çok tozutması oldu. Bence blog dünyasında fazlaca abartılan ürünlerden biri kendisi. Evet, güzel ancak mükemmel değil. Her neyse dönüyorum son zamanlarda göz altımı sabitlemek için kullandığım pudraya. Benefit Porefessional Agent Zero Shine'a. (*)
Bunun da incelemesini şurada yapmıştım. Kendisinin ahım şahım bir pudra olmadığını, bitince bir daha almayacağımı ancak işimi gördüğünü ve pratik olduğunu belirtmiştim. Arınma ve koleksiyon küçültme sebebiyle çoğu ürünü elimden çıkarınca kendisine muhtaç kaldım. İyi ki de öyle oldu çünkü bu sıradan pudra göz altlarımı tam da istediğim gibi sabitliyor. Bu pudrayı uyguladığım tek fırça da Sigma F35 Tapered Highlighter aydınlatıcı fırçası. Onun da incelemesini burada yapmıştım.
Renklerden devam ediyorum. Öncelikle Chanel Les Beiges pudradan bahsetmek istiyorum. Ben bu pudranın 40 numaralı rengini bronzer olarak kullanıyorum. Tamamen mat, yüzde çamur gibi durmayan, mis gibi kokan bir bronzer. Kapağını açar açmaz burnuma gelen kokusu bile kullanmaya yetecek bir sebep ancak daha uygun fiyatlı bir sürü bronzer bulabilirim diye düşünüyorum. Bunu bitirince çekmecemde kullanılmayı bekleyen Bourjois bronzerıma bir şans vereceğim. Olmadı Nars Laguna'ya dönüş yapacağım. Bu arada bronzerım değişse de bronzer uyguladığım tek bir fırçam var. O da daimi favorim MAC 187.
Chanel'in bronz pudrası güzel ama vazgeçilmez değil ancak krem allıkları ba-ğım-lı-lık ya-pı-yor! Her ikisinin de incelemesini ayrı ayrı yaptım ama yine de özetlemek isterim. Yağlı ciltlere bile uygun, yüzde kolayca ve homojen bir şekilde dağılan, mükemmel formülize edilmiş allıklar. Bendeki renkleri; Presage ve Inspiration. (Yazıları burada ve burada.) Teşekkürler Pınar! Sen ve o güzel blogun olmasa bu pırlantaları keşfedemezdik! <3
Yukarıdaki görselde en sağdaki ikili ise Farmasi Tender Blush No:9 (*) ve Elite Models #47 allık fırçası. Söz konusu allık olunca kendime şeftali tonlarını hiç yakıştırmıyorum. Kışın tenim beyazken o şeftaliler bende ya kahverengi ya da turuncumsu duruyor. Bu yüzden hep pembeleri tercih ediyorum ancak biraz bronzlaşınca da gözüm pembeleri görmüyor. İşte tam bu sebepten, yaz ortasında elime geçen Farmasi sepetinde en sevdiğim ürün bu allık oldu. Fiyatına göre pigmentasyonu iyi, çok güzel kokuyor, rengi çok güzel ve yanaklarımda çok kalıcı.
Fırçam ise zarif takipçim Cansu'nun bana yılbaşı hediyesiydi. Cansu İngiltere'de yaşıyor ve bana orada satılan, buradan ulaşmamın imkansız olduğu bir dolu ürün göndermişti. Bu fırça da onlardan biri. Bu fırçanın yanında Real Techniques'ler kese kağıdı gibi kalıyor, ne kadar yumuşak tüyleri olduğunu siz düşünün…
Sıra gözlerde. Bana fenalıklar geçirten Make Up For Ever far bazımı sonunda bitirebildim ve çekmecemin derinliklerinde, arkadaşım Gözde'nin bana aylar önce hediye ettiği Too Faced Shadow Insurance far bazını buldum. Yaklaşık 2 haftadır kullanıyorum. Yapısı incecik, göz kapaklarıma ağırlık yapmıyor, makyajımı yağlı gözlerimde 5-6 saat kadar sabit tutuyor. Biraz garip bir kokusu var ama şu ana kadar kullandığım hiç bir faz bazı çiçek kokmadığı için sorun değil. Keşke Too Faced ülkemizden çekilmeseydi.
Günlük makyajımda kendim oluşturduğum 4'lü MAC far paletimden vazgeçemiyorum. Renkler sırasıyla; Brule, Wedge, Omega ve Handwritten. Brule'yi tüm göz kapağıma uyguluyorum. Damarlı ve yorgun görünümü alıyor, gözlerimi aydınlatıyor. Wedge ile göz kapağımın katlanma yerini belirginleştiriyorum, Omega ile kaşlarımı dolduruyorum. Handwritten'ı ise açılı bir fırçayla alt ve üst kirpik diplerime eyeliner gibi geçiyorum. Gördüğünüz gibi Wedge hariç hepsinin dibini gördüm.
Aldığım günden beri elimden düşürmediğim Lorac Pro paletimi ise akşam çıkarkenki makyajlarımda kullanıyorum. Bu paleti ve ülkemizde olmayan bir çok ürünü instagram.com/kozmetikbutigim ve instagram.com/ludoshemakeup hesaplarından satın alabilirsiniz. Her iki hesaptan da alışveriş yaptım, ürünlerinin orjinal olduğunun garantisini verebilirim.
Hayatımın göz altı kapatıcısı beni bu yaz da yalnız bırakmadı. Tabii ki MAC Pro Longwear. Bende 3 rengi var, ten rengime göre karıştırarak ya da tek başına kullanıyorum. Soldan sağa sırasıyla; NW15, NW20, NW25. İncelemesini çok önceden yapmıştım ama hemen özet geçeyim. Çizgilere dolmayan, tam örtücü, siz silene kadar çıkmayan, göz çevresini birazcık kurutan mükemmel bir kapatıcı.
Yaz aylarında imza makyajım olan siyah göz çerçevesinden uzaklaşıyor, kahverengileri tercih ediyorum. Bu yüzden son birkaç aydır severek kullandığım iki göz kalemim de kahverengi. İlki Max Factor Excess Intensity Brown, diğeri de içerisinde minik ışıltılar olan Rimmel London Scandal Eyes Brown.
Ne yazık ki son zamanlarda severek kullandığım bir maskara olmadı. Çekmecemde açılmayı bekleyen birkaç maskara var ancak içimden bir ses, yine dönüp dolaşıp Maybelline The Falsies Black Drama'yı 87869. kez satın alacağım diyor.
Maskara konusunda bir favorim olmadı ama alt kirpik maskarası kategorisinde minik bir konuğum var. Kendisini daha önceki videolarımdan hatırlıyorsunuzdur. Kendisinden yaklaşık 5-6 tüp bitirdim. Yalnızca ılık suyla çıkan, siz silene kadar asla akmayani dökülmeyen bir formülü, minicik de bir fırçası var. Tabii ki Clinique Bottom Lash Mascara.
Ben şu ana kadar hep siyah rengini kullanmıştım ancak geçen ay ilk kez kahverengisini satın aldım. Alt kirpiklere maskara uygulamak her ne kadar göz makyajını tamamlayıcı bir adım olsa da bazen bakışları aşağı çekip sizi yorgun gösterebiliyor. Özellikle alt kısma uyguladığınız maskara siyahsa bu daha da belirgin oluyor. Ben de bu durumu biraz daha yumuşatmak ve alt kirpiklerimi belirginleştirirken doğallığı korumak adına bu kez 02 Brown/Black rengini aldım. Şaka şaka, siyahı haftalarca stokta yoktu, ben de mecburen bunu aldım ama iyi ki almışım. Bundan sonra alt kirpikler hep koyu kahve.
Dudaklarda tek favorim bu çift oldu. Son 2 aydır başka hiç bir ruj sürmüyorum desem yeridir. Arada canım pembeler çekince Pink Plaid ve Faux'a yöneliyorum ama haftanın 5 günü dudaklarımda yukarıda gördüğünüz MAC Boldly Bare & Kinda Sexy ikilisi var.
Son zamanlarda severek kullandığım dört oje; Dior Massai (yazısı burada), hayatımın ojesi Essie Fiji (Senelerdir göz bebeğim olmasına, Instagram'da 5089070 kez paylaşmama rağmen hala blogda yazısının olmadığını şimdi farkettim.), tam bir sonbahar ojesi olan Flormar Supershine 10 ve yazısını şurada yazdığım Chanel Taboo.
Son iki favorim de makyajla alakası olmayan ürünlerden oluşuyor. İlki The Body Shop'un Argan'lı yeni serisinden hem saça, hem de vücuda kullanılabilen katı argan yağı. (*) Saç bakımına karşı ne ilgim ne de bilgim yoktur. Son birkaç aydır saç kremi bile kullanmıyorum. The Body Shop bu ürünü göndermeseydi, son bir kaç senedir methini duyduğum argan yağıyla tanışasım da yoktu. Saçlarımın uçlarındaki balyajlar denizden ve havuzdan daha da açılınca uçların biraz kuruduğunu hissettim. Elime de böyle bir ürün geçmişken banyodan sonra kullanmaya başladım. Parmaklarımla saç uçlarıma dağıttığım, mis gibi kokan bu ürün, kuruyan saç uçlarıma nem veriyor. Bitince üşengeçliğimden büyük ihtimalle satın almam ama şimdilik keyifle kullanıyorum.
Son ürün ise hayat kurtarıcım, Sally Hansen kütikül temizleyici. Bu ürünü tırnak diplerime sürüyorum, 1 dakika bekliyorum. Daha sonra pamuklu çubukla ölü etlerimi temizliyorum. Bu solüsyonun yumuşattığı ölü derileri ister ittirebilir, isterseniz kesebilirsiniz. Evde manikür yapmak şimdilik çok keyifli geliyor.
İşte benim son zamanlardaki favorilerim bu şekildeydi. Blog hayatımın en uzun yazısı olmakla birlikte çok içime sinen bir paylaşım oldu çünkü severek kullandığım ürünler epey birikmişti. Umarım sıkılmadan sonuna kadar okumuşsunuzdur. Şimdi ben de sizin favorilerinizi duymak için sabırsızlanıyorum. Sevgiler! <3