Günaydın! Ülkemizde yaşanan acı olaylar sebebiyle bir süre yazı yayınlamaya ara vermiştim. Sonrasında ise başıma gelmeyen kalmadı ve bir türlü eski düzenimi oturtamadım. Buraya uzun uzun nelerle uğraştığımı yazmadan son engelimi özet geçeceğim.
Beni Instagram ve Twitter üzerinden takip edenler bilirler, Salı günü öğle saatlerinde tatsız bir kaza geçirdim. Kadıköy'e gitmek için bindiğim taksiden indikten birkaç saniye sonra aynı taksi arkada müşteri gördüğü için ve kaçırmak istemediği için aşırı hızlı bir biçimde arabayı geri sürdü ve sağ ayağımı ezdi.
Sadece ayağım ezildi sanıyordum ancak canımın acısından ve olayın şokundan olacak, eve geldiğimde sağ kolum ve bacağımda bir sürü morluk ve açık yara farkettim. Apar topar hastaneye gittiğimde ise sağ ayağımın hem ezilmiş hem de çatlamış olduğunu ve bunun kırıktan beter olduğunu öğrendim.
Allah'a, dolayısıyla kadere de sonsuz inanan biri olarak yaşanması gerektiğini düşündüm ve bir süre sağ ayağımı kullanamayacağım gerçeğini kabullendim. Üzüldüğüm iki nokta oldu. İlki bu akşam Yunanistan'a doğru yola çıkacağım gerçeği, ikincisi de beni ezen taksicinin bir özür bile dilememiş olması…
Her neyse, dönelim konumuza. Ben tek bacak eksik de olsa ailemle bir seyahate çıkıyorum. Aslında planım her seyahat öncesi yaptığım gibi her güne bir yazı programlamak ve seyahat makyaj çantamda neler olduğunu videoya çekmek ve sizlerle paylaşmaktı ancak bazı tatsızlıklar sebebiyle bunu yapamadım.
Telafi etmek için sizlere Yunanistan'da olduğum her günü, elimden geldiğince her anı vloglayacağım. İlk defa gideceğim için oralara hakim değilim, dolayısıyla İtalya vloglarım kadar akıcı olmayacak ancak yine de nerede ne yaptım, ne yedim, ne aldım, sizlerle paylaşacağım.
Video yüklemediğim (yükleyemediğim de diyebiliriz) ve yazı yayınlamadığım dönemde 'her şey yolunda mı?' diye sormadan eleştirenler de oldu, sorgusuz sualsiz desteklemeye ve sabırla beklemeye devam edenler de. Ben her iki tarafa da teşekkür ediyorum.
Hayat inişli çıkışlı. Pazartesi mutluluktan ayaklarınız yere basmıyorken Salı sabahı gökdelenin tepesinden aşağı düşebiliyorsunuz. Ben de herkes gibi kendimce problemler, heyecanlar, bitişler, yepyeni başlangıçlar yaşayabiliyorum. Anlayışınız için teşekkür ediyor, döndüğümde bol vlog ve inceleme yazısıyla tüm bu zaman kaybını telafi edeceğimin sözünü veriyorum.
Son olarak, geçmiş olsun dileklerini esirgemeyen, hiç tanımadan kalbime dokunan, destek olan, moralimi yükselten herkese çok ama çok teşekkürler. İyi ki her birinizle yolum kesişmiş.
Çoğu videomda kesintisiz ve diğer vlogger arkadaşlarıma kıyasla daha soğuk konuşsam da benim ağlak bir yengeç burcu olduğumu unutmayın. Yaptığım şeyi ciddiye alıp cıvımayı sevmediğimdendir tavrım. Canım, cicim demektense 'sizi seviyorum' demek geliyor içimden. Kendimce daha samimi, daha gerçek bulduğum için belki de.
Çok uzattım, gidiyorum. Kendinize iyi bakın. :)